10 Nisan 2011 Pazar

Neyse.

stemsizce saçımla oynarım bazen. sabahları da bu tikin bir benzerini sabah uyandığımda hemen telefonuma bakarak icra ediyorum. genelde abuk, komik ama sevgili mesajları olurdu. ama o sabah yoktu. ben yine de baktım tabi. saat simgesinin yanında bi zarf vardı. heyecanlanmıştım, çünkü genelde ayrılık ertesi günü barışma umudunun en yüksek çitalı günüdür. 'önce tuş aç' yazıyodu. dediğini yaptım ve mesajı açtım bende. aveabidünya diye birinden gelmiş. şunları şunları yaparsan, böyle şeyler kazanacaksın, çok mutlu olacaksın, her şey çok güzel olacak falan diyodu. dışımdan siktirleyerek telefonu fırlattım. ilk defa bi telefonla siktirleşiyodum.

dışarı çıktım tabi, evde durmak pek akıllıca olmazdı. el ele gezen sevgililere baktım. sonra iki kız gördüm el ele gezen. sahi bunlar niye el eleydi lan ? lezbiyen miydiler ? neyse. yolda bi çocuk gördüm, henüz 7-8 yaşlarında. 'mendil alır mısın abi?' dedi hiç takmadım geçtim, devam ettim yürümeye. sokağın sonuna doğru durdum. şerefsiz nasıl becerdiyse beni gerçekten etkilemişti. geri döndüm. etraftaki insanların bana bakarak sırıttığını farkettim. yoldan geri dönen birine güldüklerine göre hayatlarında hiç mizah yoktu.

çocuğun yanına gittim. parayı verdiğimde belli ki bu işi yapmaktan utanıyordu. mendili aldım ama yanından gidemedim. muhabbete başladım çocukla. babasının yediği bokları, annesinin durumunu anlattı. o küçücük hayatına ne acılar sığdırmıştı. sonra dönüp kendime baktım. sahi, ne bokuma üzülüyodum lan ben ? dert miydi yani bendeki ? zaten kız bana ibnelik yapmıştı. bu zamana kadar bana ibnelik yapan biriyle ilişiğimi kestiğim için hiç üzülmemiştim. peki bu neydi ? sonra dönüp çocuğa baktım. 8 yaşındaydı ama benden daha büyüktü o... yüzümde aptal bi gülümsemeyle yürüdüm, yürüdüm ve yürüdüm...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder